Galatasaray’ın Avrupa Macerası
Geçtiğimiz hafta “derbi galibi” unvanını elinde bulunduran Galatasaray, Avrupa’nın en prestijli ikinci organizasyonu olan UEFA Avrupa Ligi’nde ilk maçını Yunanistan şampiyonu PAOK ile Rams Park’ta oynadı ve sahadan galip ayrılmayı başardı. Bu, gerçekten de şahane bir sonuçtu!
Maç öncesinde hayal edilen 5-0’lık galibiyet gerçekleşmedi. Derbi yorgunluğu üzerine eklenen zorluklarla birlikte Galatasaray, özellikle ilk yarıda Yunan rakibi karşısında ciddi sıkıntılar yaşadı. Avrupa’da çıktığı son üç karşılaşmadan mağlubiyetle ayrılan sarı-kırmızılı takımda, Mertens, Barış ve Abdülkerim’in yorgunlukları ilk 45 dakikada belirgin bir şekilde hissedildi.
Buna rağmen, Galatasaray çok üretken, baskılı ve pozisyon zenginliğiyle dolu bir ilk yarı geçirdi. Fakat PAOK’un kalesinde sanki Şampiyonlar Ligi finali oynayan bir kaleci vardı. Osimhen ve Sara’nın etkili şutlarını ustalıkla çıkardı PAOK kalecisi. İlk yarının en iyi oyuncusu tartışmasız Torreira’ydı.
İkinci yarıya aynı 11 ile başlayan sarı-kırmızılılar, aradığı golü 48. dakikada Osimhen ile buldu. Fakat, maçı izleyen milyonların gözünden kaçmayan “artık oyuncu değişikliği zaruretini” Okan hocanın saha kenarından görmemiş olması düşündürücüydü. Okan hoca ya oyunu okuyamıyor, ya da oyuncuların yorgunluktan neredeyse ambulansla sahadan çıkacaklarını görmezden geliyordu. Neden hoca, neden her maç aynı eziyeti yaşıyoruz?
- Neden oyuna gol yemeden müdahale etmiyorsunuz?
- Mertens mesela, yorgunluktan bitkin durumda. Israrla oyunda tutuyorsunuz. Sonuç? Rakip gol atıyor.
Sonrasında gelsin oyuncu değişikliği. Madem oyuncu değişecek, neden gol yemeyi bekliyorsunuz? Bu oyuncular üç gün önce derbi maçı oynamadı mı? Oynadı. PAOK karşısında da 60 dakika daha oynamadı mı? Onu da oynadı. Önde misin? Öndesin. O zaman, kadronun bu kadar zengin olmasının anlamı ne?
Oyun, oyuncu değiştirmeniz gerektiğini adeta haykırıyordu. Değişiklikler yapıldığında ne oldu? Oyun bir anda canlandı. Aranan gol 78. dakikada Yunus Akgün’den, kapanış golü de “özlenen ve beklenen adam” Mauro Icardi’den geldi. Icardi, çok klas bir gol attı ve “ben hala buradayım” mesajını verdi. Bu gol, maçın sonucunu belirleyen kritik an oldu. Yunan ekibini İstanbul’dan İzmir marşıyla uğurladık.
Ancak naçizane bir tavsiye; bu grupta oynanacak daha zorlu maçlar var. Ajax, Tottenham, Dinamo Kiev gibi takımlarla karşılaşmak için hazırlıklı olmak gerek. Böyle bir kadro derinliğine sahip olan bir takımı ve enerjisini daha verimli kullanmak oldukça isabetli olabilir.
Pek mühim bir not: Maçtan önce sosyal medya hesabından Konstantin’e giden yol paylaşımını yapan sevgili PAOK, burası “İstanbul”, buradan çıkış yok. İzmir’den de olmadığı gibi. Dedeleriniz iyi bilir. Yine bekleriz…