Spor Sağlık
Beşiktaş Muhabirliği ve Futbol Camiasında Saygı
Beşiktaş muhabirliği, futbol camiasındaki saygınlığı ve önemi ile dikkat çekiyor. Bu içerikte, Beşiktaş’ın medya ilişkileri, muhabirlerin rolü ve futbol dünyasında nasıl bir etki yarattıkları ele alınıyor.
Beşiktaş Muhabirliği Deneyimlerim
15 yıl boyunca Beşiktaş muhabirliği yaptım, özellikle Süleyman Seba döneminde. Bu süreçte, başkanlığın yanında, adamlığın ve rakibe duyulan saygının ne anlama geldiğini derinlemesine gözlemledim. Bir maç sonrası kupayı kazanan Beşiktaşlı futbolcuların, uçakta rakip takım oyuncularına rencide olmamaları için nasıl sessiz kaldıklarına şahit oldum. Bu sadece Süleyman Seba ile sınırlı değil; Galatasaray ve Fenerbahçe başkanlarıyla ilgili de birçok anım var.
Özellikle Galatasaray camiasında Özhan Canaydın gibi kibarlığı ile bilinen bir başkanın, rakibe karşı duyduğu saygıyı gözlemlemek benim için önemliydi. Aynı şekilde, Faruk Süren gibi bir beyefendinin, bir Galatasaray-Beşiktaş maçında heyecandan titrediğini ve bu sırada Süleyman Seba’yı sakinleştirmeye çalıştığını da unutmadım. Kulüp başkanlarının birbirlerine ve rakiplerine olan saygısı, aslında herkesin bildiği bir gerçek. Ancak, son zamanlarda tanık olduğum bazı olaylar beni şaşırttı ve üzüntüye boğdu.
Özellikle Fenerbahçe-Galatasaray derbisinden sonra yaşananlar dikkatimi çekti. Galatasaray, Fenerbahçe’yi yendi, ama bu yenilgi sonrası yaşananlar bambaşka bir boyut kazandı. Futbolun bir parçası olarak yenilmek elbette normal, zira geçen sezon Fenerbahçe, Galatasaray’ı deplasmanda mağlup etmişti. Fakat, böyle bir ortamda hiçbir futbolcunun rakip kulübün başkanıyla bu kadar saygısızca dalga geçtiğine tanıklık etmemiştim.
Olay, Fenerbahçe-Galatasaray derbisinden hemen sonra gelişti. Galatasaraylı futbolcu, ülkesinin milli takımına alınmayan bir formanın arkasına yazdırdığı rakip kulüp başkanının adını, sırtına geçirip zıplayarak alay etmeye çalıştı. Bu durumu gördüğümde, aklımda birçok soru belirdi: Ne zaman oldu bu?
Bu durum karşısında hemen yazmadım; bekledim. Türkiye’nin en olgun başkanı olması gereken Dursun Özbek‘in bu olaya müdahale edeceğini düşündüm. Ancak yanıldım; ses çıkmadı ve bu durumu desteklercesine sessiz kaldılar. Arjantinli Mauro Icardi, Ali Koç‘un adını yazdırdığı forma ile zıplayıp, bağırarak alay etti. Bu durumu görünce düşündüm: Söyleyin eyyy Dursun Özbek, bu ayıp değil mi?
- Bu durumda, Fenerbahçe de Galatasaray’ı yendiğinde Mert Hakan Yandaş gibi bir futbolcu mu sizinle dalga geçsin? Sırtına sizin adınızın yazıldığı formayı giyip zıplayarak mı alay etsin?
- Ayıp olmaz mı?
- Nerede kaldı kulüp başkanına saygı!
Sayın başkan, unutmayın ki bugün ona, yarın sana olur. Arjantinli oyuncu yarın öbür gün ülkesine döner, ama bu ayıp sizde kalır. En tecrübeli, en olgun ve en yaşlı başkan olarak, diğer kulüpleri ve başkanları kucaklamalı, doğru olanı göstermelisiniz. Aksi takdirde, öyle bir karanlığa gömülürüz ki, sizde ışık kalmaz.
Görüntüyü burada tekrar koymayacağım; ayıba alet olmayacağım. Bu durumu sadece Ali Koç‘a değil, Hasan Arat‘a ve Dursun Özbek‘e de karşı yapmayacağım. Saygı, her zaman en önemli unsurdur.