Connect with us

Gündem

Yunan Sahil Güvenlik İhlalleri ve Türkiye’nin Tepkisi

Bu içerikte, Yunan sahil güvenlik ihlallerinin detayları ve Türkiye’nin bu duruma karşı gösterdiği tepkiler ele alınıyor. Sınır güvenliği, uluslararası ilişkiler ve bölgedeki gelişmeler hakkında kapsamlı bir analiz sunulmaktadır.

Yunan Sahil Güvenlik İhlalleri ve Ankara’nın Tepkisi

Yunan sahil güvenlik botları, yalnızca karasularımızı ihlal etmekle kalmadı; Datça’da sahile kadar çıktı. Bodrum Akyarlar’da balıkçı teknemize ateş açtı ve dibimize kadar yaklaştı. Oysa bizim sahil güvenlik güçlerimiz ortada yoktu… Çok değil, Mayıs seçimlerinden önce böyle bir durum yaşandığında, Ankara’da büyük bir infial yaşanırdı. Nitekim, o zaman Erdoğan, “Bir gece ansızın gelebiliriz” diyerek durumu net bir şekilde ifade etmişti. Bu sözlerin anlamı oldukça açıktı: Savaşırız, savaşmayı göze alırız demekti…

Yunan sahil güvenlik görevlileri topraklarımıza ayak basma cesaretini gösterdi ama Ankara’dan bu duruma dair hiçbir ses çıkmadı. Dışişleri Bakanlığı, uzun bir süre sessiz kaldı. Yunanistan’ın Ankara Büyükelçisini bakanlığa çağırıp protesto etmedi. Yazılı veya sözlü nota verme gereği bile duymadı. Neden?

Olay, İçişleri Bakanlığına havale edildi. Bakan, muhatabına “Bir daha yapmayın, bizi üzmeyin” şeklinde hafif bir şeyler söyledi. Mesele, üzeri örtülmeye çalışıldı. Neden? İş medya tarafından gündeme getirilince (elbette Saray medyasında değil), Dışişleri Bakanlığı, “Prosedür çerçevesinde gerekli tepki verilmiştir” diyerek, düşük tonlu bir açıklama ile yetindi. Neden?

  • Birincisi; Erdoğan, BM toplantısı için gittiği New York’ta Miçotakis ile görüştü. BM Binasında buluştular ve gündemleri oldukça farklıydı. Geleceğim o konuya…
  • İkincisi; Emine Erdoğan, Türkevi’nde bir davet verdi. Davete Yunanistan Başbakanı’nın eşi Mareva Grabowski Miçotakis de katıldı. İki First Lady’nin birbirlerini nasıl kucakladığını gördünüz mü? Birbirine hasret kalmış kırk yıllık dost gibiydiler…

Bu durumda, bizim dışişleri Bakanlığı, Yunanistan’ın sınırımızı ihlalini nasıl kınayabilirdi? Nasıl nota verebilirdi? Uzun bir süre görmezden, duymazdan, bilmezden geldiler. Temaslar sona erince, eften püften açıklamalarla Türk kamuoyunu tatmin etmeye çalıştılar… Ama asıl mesele başka…

Ankara, AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) Genel Sekreterliğini almak istiyor. Adayları eski Dışişleri Müsteşarı ve eski BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu. Erdoğan, New York temaslarında Sinirlioğlu için ciddi kulis yaptı…

Sinirlioğlu’na açıkça destek veren bir ülke var. Bilin bakalım hangi ülke? Yunanistan… Atina, AGİT’in insan haklarından sorumlu dairesinin başına Yunan diplomat getirmek istiyor. Yunan diplomatın seçilmesine güçlü destek veren ülke hangisi? Türkiye…

Ankara’nın karasularının ihlaline sessiz kalmasının sebebi işte bu. Bir gece ansızın gelebiliriz politikasından, ortak aday belirlemeye geçişin sekteye uğramaması. Soru şu: Ankara, ilişkileri bozmamak için bu hassasiyeti gösteriyor, Yunan sahil güvenlik askerlerinin topraklarımıza ayak basmasına bile ses çıkarmıyor. Ancak Atina, aynı hassasiyeti göstermiyor… Neden?

Sakın, göçmen botunu takip nedeniyle bazen bu ihlaller olur gibi savunma yapmaya kalkmayın. Mesele herkesin bildiği gibi öyle değil. Nedeni belli: Atina rahat, Ankara ise stresli. Çünkü Erdoğan, dış politikayı kişiselleştirerek birçok hata yaptı ve Türkiye’nin itibarını sarstı. Kavga etmediği başbakan ya da cumhurbaşkanı kalmadı. Şimdi hepsiyle barışmak uğruna, kuyruğu dikleştiremiyor…

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir