Gündem
Toplumsal Oluşumlar ve Alevilik: Cemevi, Gelenek ve Gelecek
Toplumsal oluşumlar ve Alevilik üzerine derinlemesine bir inceleme. Cemevi, gelenekler ve geleceğe dair öngörülerle Aleviliğin sosyal dinamiklerini keşfedin. Kültürel mirasın korunması ve toplumsal değişim üzerine düşünceler.

Toplumsal Oluşumlar ve Din
Toplumsal yapılar, kendilerini tanımlarken genellikle dini kimlikleri veya milliyet kimlikleri doğrultusunda bir ifade biçimi seçerler. Dinin en önemli özelliklerinden biri, içindeki dinamizm sayesinde toplumsal değişimi tetikleyebilme yeteneğidir. Bu açıdan bakıldığında, din; doğuşundan günümüze kadar toplumsal yaşamı düzenleyen ve değişimin önemli etkenlerinden biri olmuştur. Tarihin akışında, toplumsal devinim sürecinde değişimi yönlendiren ya da direnç gösteren, bazen de istikrarı sağlayan önemli bir faktör olarak din her zaman var olmuştur.
Din, inanç sahiplerine sunduğu dünya görüşü ve yaşam biçimi ile gündelik yaşamın şekillenmesinde de önemli bir rol oynar. Her toplumun mutlaka bir dini inancı vardır ve ülkemizdeki dini topluluklar bu anlamda oldukça çeşitlilik göstermektedir. Aynı Tanrı’ya, aynı kutsal kitaba ve aynı Nebi’ye inanan gruplar arasında bile bu çeşitliliği görmek mümkündür. Bu çeşitlilik, toplumsal ilişkilerde istikrarın bozulmasına sebep olabilmektedir.
Ülkemizde hala, gerek devlet tarafından, gerekse dini topluluklar arasında, hatta Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından dahi bir dini topluluk olarak kabul edilmeyen ve ötekileştirilen Aleviler, tarihin hiçbir döneminde toplumsal istikrarsızlığa neden olmamışlardır. Hz. Ali’nin öğretisini günümüze taşıyan ve Ehli Beyt inancını Anadolu’da yaşatıp yaygınlaştıran kişiler, Anadolu Alevi Ocakları mensubu Seyyid-i Saadet Evladı Dedeler’dir.
Alevilerin İbadet Yeri: Cemevi
Alevilerin inanç mekanı ve ibadet yeri, Cemevi olarak bilinir. Örneğin, Malatya Arapgir Onar Köyü’nde bulunan ve Türkiye’nin en eski Cemevi olarak bilinen, Şeyh Hasan Onar tarafından yaptırılan yaklaşık 800 yıllık inanç merkezi, bu bağlamda önemli bir örnek teşkil etmektedir. Mimarisi ile de dikkat çeken Şeyh Hasan Onar Cemevi, hala yöre halkının ihtiyaçlarını karşılamaya devam etmektedir.
Burada bir gerçeğin altını kalın çizgilerle çizmek önemlidir. Alevi örgütleri, Alevi inanç geleneğinden uzaklaşmış ve bu anlamda asimilasyona hizmet etmektedirler. Günümüzde mevcut olan “Cemevleri”nde Anadolu Alevi Ocak temsilcisi olan Pir, Mürşid ve Rehber’in bir hükmü bulunmamaktadır. Musahipli İkrar Cemleri yapılmamaktadır; bunun nedeni Ocak Piri, Mürşidi ve Rehberi’nin olmamasıdır. Bu durum, Alevi inancı açısından hayati bir sorun teşkil etmektedir.
Musahiplik erkanları, toplumsal birliğin ve kardeşliğin direğidir. Musahipliğin yokluğu, bugünkü karmaşanın nedenlerinden biridir. Bu direk kırıldığında, Alevilerin belkemiği de kırılmış demektir. Söylemde, eylemde ve hatta inanç uygulamalarında bile ortak duruşları sorunlu olan Alevi kadrolarının, “Alevi Kurumları” olarak bilinen bu Cemevleri’ni yönetmeleri, toplumun inancından uzaklaşmasına neden olmaktadır.
Geleneksel Alevilik ve Cemevi Yönetimi
İbadetin esası olan erkannameler bir kenara bırakılarak, her “Cemevi Dedesi”, yönetim kadrolarının direktifleri doğrultusunda yeni bir ibadet dili ve şekli uygulamaya başlamıştır. Bu “Dedeler”, şekilci erkanlar yürüterek toplumun inançsal gereksinimlerine cevap verememektedirler. Oysa Alevi ibadetinin dili Türkçe’dir; şekli ve nasıl yapılacağı ise her Alevi Ocağı’nın kendi erkannamesinde mevcuttur. Yüzyıllardır ibadetler bu erkannamelerle gerçekleştirilmiştir.
Alevi Kurumları arasında Aleviliğin tanımı da sorunludur ve fikir birliği yoktur. Kimi Aleviliği ideolojik bir bakış açısıyla tanımlarken, kimileri geleneksel inancın ışığında tanımlamaktadır. Aleviliği İslam dairesi içinde gören kurumlar da vardır; “Bizim İslam’la hiçbir alakamız yoktur” diyenler de… Cem, birçok ritüeli içinde barındıran bir ibadet türüdür. Ancak, Ocak mensubu Dedeler bu ibadeti yalnızca kendi talipleri ile gerçekleştirebilirler. Her Alevi’nin inanç önderi olarak bir Mürşid’i, bir Pir’i ve bir de Rehber’i bulunmaktadır; bu kişiler arasında da yüzyıllardır devam eden bir ikrar bağı mevcuttur.
Kentleşme ve Alevilik
Alevilerin en büyük sorunlarının köyden kente göç ile birlikte ortaya çıktığı gerçeği göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir. Her Alevi ailenin ikrar bağı ile bir inanç önderi ile çok sıkı bağları bulunurken, göç ile birlikte bu ilişki kendiliğinden çözülme sürecine girmiştir. Kent ortamında birbirlerini tanımayan canların herhangi bir Cemevi’nde Cem olmaları, geleneksel usul ve erkan açısından doğru bir uygulama değildir. Cem ibadeti öncesi Dede, Cem’e katılacak taliplerden rızalık almalıdır; bunun yerine getirilmediği Cem’ler, bir anlamda kadüktür. Dolayısıyla, Anadolu Alevi Ocak Dedeleri ile gerçek taliplerinin ikrarlaşması acil bir görev olarak toplumun önünde durmaktadır.
Cemevlerini kontrolü altında tutan dernek ve vakıflar, bu mekanları siyasete alet etmek için araç haline getirdikleri için toplumda büyük huzursuzluk yaratmaktadır. Alevi dernek ve vakıf yöneticilerinin inancı siyasete alet etme konusunda kendi kurumlarını araç olarak kullandıklarının birçok örneği bulunmaktadır. Bu nedenle de canlar, ibadet için Cemevlerini tercih etmemeye başlamıştır. Cemevi yöneticileri, “Neden Cemevleri boş?” sorusunu kendilerine sormalıdır.
Alevi Örgütlenmesi ve Gelecek
Alevilerin geleneksel örgütlenme modeli Anadolu Alevi Ocak Sistemi’dir. Alevilerin bir araya gelerek yeni bir örgütleme içine girmeleri ve kendi anlayışlarına uygun kurumlar oluşturmaları, kentleşme ile birlikte ortaya çıkan zaruri bir durumdur. Yeni örgütsel yapılanma, ulular-veliler adına kurulan dernek ve vakıflar aracılığıyla olmaktadır. Bu, bir gereksinim sonucu ihtiyaca cevap veren bir örgütlenmeydi. Toplumsal uyanışa bu örgütlenmenin önemli katkıları olmuştur. Fakat zaman içinde, asli görevlerinden uzaklaşarak aralarında düşünsel farklılıklar oluşmuştur. Bu farklılaşma, topluma da yansıyarak güvenilirliklerini yitirmelerine neden olmuştur.
Alevi hareketinin kadroları, 2000’li yıllarda yüzbinleri meydanlara toplarken; bugün binleri bile eylemlere getiremediklerinin nedenlerini masaya yatırmalıdır. Alevi Demokratik Kitle Örgütleri, toplumun taleplerini, söylem ve eylem düzleminde ortak stratejik hedeflerini belirleyerek aralarındaki gereksiz tartışmalarla yüzleşmelidir.
Modern hayatla birlikte Alevi sivil toplum örgüt kadrolarının geleneksel Alevilik öğretisi ile aralarında önemli farklılaşmalar meydana gelmiştir. Dernek ve vakıflar tarafından Cemevleri’nde görevlendirilen “Kurum Dedeleri” ile ibadet için gelen Aleviler arasında bir ikrar bağı olmadığı bir gerçektir. Onlar, yıllardır geçici olarak görevlendirilmiş Cemevi Dedeleri’dir; yaptıkları ibadetler geleneğe uygun değildir. Anadolu Alevi inancında Dedelik, soya dayalı ve nesiller boyu kesintisiz devam eden bir yapılanmadır.
Günümüzde Alevilerin bir kısmı, kendi içindeki sorunların çözülmesi için adaleti adliye koridorlarında aramaya başlamıştır. Bu durum, gelenekten kopmalarından kaynaklanmaktadır. Bugün Cemevleri’nde yapılan Cem’lerde canlar “Dar-ı Didar” olmadığı için alınan kararların bir geçerliliği de yoktur. Geçmişte Dedeler talibi sorgularken, şimdi bu Alevi sivil toplum örgüt yöneticileri ve talipler Dedeleri sorgular hale gelmiştir.
Demokratik Alevi hareketi, önce kendi birikmiş sorunlarına odaklanıp bunları gidermenin yol ve yöntemlerini bulmak durumundadır. Geçmişte olduğu gibi çekim merkezi olmaya yönelik sistemli bir çalışmaya öncelik verilmelidir. Toplumun içinde bulunduğu sosyo-ekonomik ve inançsal sorunları masaya yatırıp, gerçeklerle yüzleşmeli ve biriken sorunlara bilimin ışığında çözüm bulmalıdır.
Aşk-ı muhabbetle…