Ekonomi İş Dünyası
Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nun Türkiye’nin Geleceği Üzerine Değerlendirmeleri
Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Türkiye’nin geleceği üzerine derinlemesine değerlendirmelerde bulunuyor. Ekonomik, sosyal ve politik dinamiklere ışık tutarak ülkemizin potansiyelini ve karşılaştığı zorlukları analiz ediyor.

Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nun Konferansındaki Değerlendirmeleri
Türkiye İş Bankası’nın 100. yılı dolayısıyla düzenlenen ‘Atatürk Vizyonuyla Gelecek 100. Yıla Bakış’ Konferansı’nda, MIT Ekonomi Profesörü Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Bloomberg HT’nin sorularını yanıtladı. Acemoğlu, Türkiye’nin artık küresel akımların farkına varmaya başladığını vurgularken, yaşanan demografik değişim ve küreselleşme süreçlerinin önemine dikkat çekti.
Acemoğlu, bu bağlamda şunları ifade etti: “Geçmişe, özellikle 10 yıl öncesine baktığımızda, Türkiye’deki tartışmalar genellikle iç ekonomik konular etrafında dönüyordu. ‘İşsizlik ve enflasyon ne olacak?’ gibi meseleler hâlâ kritik öneme sahip, ancak Türkiye, yavaş yavaş dünya genelindeki gelişmelerin ve akımların farkına varmaya başladı. Özellikle yapay zeka ve iklim değişikliği gibi konular üzerinde daha fazla düşünülmekte. Ancak, nüfus konusuna yeterince önem verilmediğini düşünüyorum. Bunun yanı sıra, küreselleşme sürecinin nasıl evrileceği de Türkiye için büyük bir önem taşımakta ve bu konuya daha fazla odaklanılması gerektiği kanaatindeyim.”
Bireylerin Refahı İçin Şirket Denetimi
Teknoloji şirketlerinin uluslararası düzeydeki etkisini değerlendiren Acemoğlu, bu şirketlerin devletler tarafından sıkı bir şekilde denetlenmesi gerektiğini belirtti. Acemoğlu, “Teknoloji şirketlerinin güçleri yalnızca ulusal sınırlar içinde değil, ülkeler arasında da büyük bir etkiye sahip. Bu durumu nasıl yönetebileceğimizi bilmiyoruz. Bu sürecin öncelikle Amerika ve Avrupa’da başlaması gerekmekte, fakat Türkiye de bu sürecin bir parçası olmalıdır. Bu şirketlerin denetlenmesi ve yatırımlarının insan refahına katkıda bulunması hayati öneme sahiptir. Burada büyük bir sorun da mevcut; ifade özgürlüğü, bilim ve demokrasi her zaman önemli olmuştur ama bu kavramlar önümüzdeki 20 yıl içinde çok daha kritik hale gelecektir. Bu konularda geri kalmak, Türkiye için maliyetli bir durum yaratacaktır,” dedi.
Acemoğlu, ayrıca, “Eğer Google veya Facebook gibi şirketleri denetlemek istiyorsanız, kamuoyunun haklarını savunmanız gerekir. Bu tür denetimlerin demokrasinin ve ifade özgürlüğünün korunmasıyla gerçekleştirilmesi gerekmektedir,” şeklinde konuştu.
Çin’in Teknoloji Üzerindeki Etkisi
Türkiye gibi ülkelerin, kendi iş gücü piyasalarına uygun teknolojileri geliştirmesi gerektiğini vurgulayan Acemoğlu, “Çin’in teknoloji şirketleri, Amerika’daki kadar güçlü ve sıkı bir denetim altındalar; ancak bu durum Çin’in teknoloji yönlendirmesinin olumlu olduğu anlamına gelmiyor. Çin, yapay zeka ve diğer alanlarda insanları denetleyen teknolojiler geliştirmekte ve bu teknolojileri sansür amacıyla kullanmaktadır. Ayrıca, bu teknolojileri başka ülkelere ihraç etmektedir. Örneğin, Huawei, son birkaç yıl içinde 60’tan fazla demokratik olmayan ülkeye bu teknolojileri sağladı. Böyle bir durumda, yalnızca Çin’e güvenemeyiz. Türkiye, Meksika, Brezilya ve Endonezya gibi ülkelerin kendi koşullarına uygun teknolojilere ihtiyaçları var,” dedi.
BRICS Üyeliği ve Yeni Yaklaşımlar
Acemoğlu, Türkiye’nin BRICS üyeliği hakkında ise, “Teknolojiye değer veren başka bir oluşuma katılmanın daha faydalı olacağını düşünüyorum. Türkiye, Meksika, Brezilya ve Endonezya gibi ülkelerin bir araya gelerek teknolojinin yönü ve küreselleşmenin geleceği üzerine seslerini duyurabilecekleri bir platforma ihtiyacı var. Ancak, Türkiye şu anda BRICS’e girmeye çalışmakta. BRICS, Çin ve Rusya’nın kontrolü altında olan, demokrasinin en büyük tehditlerini barındıran tehlikeli rejimlerle dolu. Bu nedenle, teknolojiye odaklanan alternatif bir yapılanmaya ihtiyacımız var,” diyerek düşüncelerini aktardı.
Son olarak Acemoğlu, “Bilim ve ifade özgürlüğünün bağımsızlığı, demokratik kurumların varlığı çok önemli. Ancak, Türkiye’de bu unsurlar maalesef oldukça zayıf. Demokrasinin ve ekonomik büyümenin sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için devlet ve toplum arasında bir denge kurulması gerekmektedir. Türkiye’de bu denge yok. Eğitimin yetersizliği ise büyük bir sıkıntı. Eğitim sisteminin güçlendirilmesi için ifade özgürlüğü ve bilime değer verilmesi şart. Eğitim, bilgisayar, istatistik ve ekonomi gibi günümüzün önemli alanlarına odaklanmalıdır. Ancak bu konularda eksiklik var. Demokrasideki zayıflık ve ekonomik sıkıntılar, en iyi beyinlerin Türkiye’yi terk etmesine neden oluyor. Peki, bu insan kaynağını nereden bulacağız? İnsan kaynağı olmadan bu adaptasyonları nasıl gerçekleştireceğiz?” şeklinde sözlerini tamamladı.